Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere; https://haber.radyogokturk.com da yazmaya başladığım ilk üç haftanın yazı içerikleri dünya ve ülke gündemine ait konular olamamıştı… Çünkü; köşe yazılarım devam ettiği müddetçe bağlamı, farklı içerikler olsa da, şeffaflık, (icap ettiğinde dürüstlük ve hatta delikanlılık anlamında) devlet yönetimi, devlet aklı ve derin devlet kavramları üzerinden ele alınacak pek çok konuya atıfta bulunmak isteyebileceğim kestiriminden yola çıkarak; çok önemli ve sıcak; gündeme düşen haberleri yazıp yorumlamayı ertelemeyi göze aldım. Özellikle ülkemizde gündem sıcak ve bu kadar yoğunken, konu başlıklarına teker- teker sıra gelir mi bilemiyorum. Ancak, yazılarımın bazı başlıkları şöyle olduğun da; haber-li-yorum” veya “yorum-lu-yorum.” Biliniz ki; ya… çıkmış haberleri başka bi’yorumla “bir de böyle yorumlamak gerekmez mi?” diye ufuk açma saîki ile… veya medyadaki başka biri tarafından yapılmış yoruma karşı, anti-tez oluşturmak için kaleme aldığım yazı başlıklarıdır ve “üst yazı başlığı” olarak sık-sık karşınıza çıkabilir. Şaşırmayın lütfen! Her defasında, içerikleri itibariyle farklıdırlar elbette.
Şimdi… yukarıdaki kısa açıklamadan sonra, uzunluğunu kestiremediğim bu haftanın konusuna gelecek olursak…
Birbirlerine de… bazı siyasetçilere de, bazen ölçüsüz bazen de, bence mesnetsiz yüklenmelerinin kendi “ego”larıyla ilgili olduğunu düşündüğümden; eleştirilerimin de olduğu tespitlerimi de yazacaktım. Bu isimlerden bir tanesi, Yılmaz Özdil.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e ağır eleştirilerde (tam da… övgüyü en çok hak’ettiği, 19 Mart sonrası başlayan süreçte) bulunduğu televizyon programları ve youtube yayınları nedeniyle kendisini eleştirecekken ( aşağıya linkini bırarakacağım ) Sözcü Televizyonu’ndaki yayınında; herkesin şapka çıkaracağı. özellikle meslektaşları için, adeta ders niteliğinde sözlere imza attı. Umarım izleyenler; ahlâklı insan ve meslek erbab-ı nasıl olunurmuş sayesinde öğrenirler. Kendisine yönelik eleştiri hakkımı, başka haftaların birinde kullanmak üzere saklı tutuyorum.
Fatih Altaylı ve Yılmaz Özdil başlarında bulundukları gazete ve televizyonların tiraj ve reytinglerini artırmak için birbirleriyle rekabet halinde oldukları içindir ki; başarı için farklı yönetim anlayışlarının yanı sıra “ego”larının buyurduğu… (herbirimizin egosu var bu arada…) birbirlerine yakın isimler olmadığı gibi -Mustafa Denizli-Fatih Terim de başka bir örnektir- tercih ve yöntemlerini bazen açık-açık eleştirmişlerdir de… Fakat doğruyu söyleyip; bi’… hak’kı teslim etmek gerektiğinde, Yılmaz Özdil’in Fatih Altaylı’nın Silivri’den bile ne kadar önemli bir gazetecilik yaptığını, kanalının başarı istatistiklerinin dünya çapında olduğunu anlatırken ortaya koyduğu dürüstlük ve delikanlılık; uçaklarda güc’e tapan ve soramadıkları sorularıyla kendilerini gazeteci zanneden omurgasızlara ders olur mu acaba? Geleneksel Medya… Yılmaz Özdil Sözcü Televizyonundaki “Kırmızı Beyaz” isimli programın düzenli konuğu ve yorumcusu… Aşağıya on bir dakikalık kısa videosunun linkini bırakmış olsam da, program aslında yaklaşık üç saatlik bir program. Yine aşağıda izlerseniz göreceksiniz… tarafsızlık ilkesine geleneksel medyada nasıl halel getirildiğini örnekleriyle anlatıyor İpek Özbey’e. Bu arada şunu belirtmeden geçmek istemiyorum. Geleneksel medyanın gerçekleri tek bir tarafın anlattklarından ibaretmiş gibi sunma çabası ve söz hakkı olan figürlere imkan sunulmaması konusu birkaç haftadır… “sırası geldiğinde bu konuyu ben yazmalıyım.” diye düşünürken Yılmaz Özdil ön alarak benim de hislerime tercüman olmuş oldu. (kızamadım:) ) *Bi’ taraf olan, bertaraf olur.
Kitle iletişim araçları “ Kitle iletişim araçları” dediğimizde artık her türlü medya ve mecrâdan söz ettiğimiz elbette anlaşışılıyor. Ancak bilgi ve haberlerin topluma ulaştırılırken tercih edilen… taşınılan niyet, konumlanılan taraf, ideolojik görüş gibi saîklerle haber ve bilginin manüplâtif amaçlarla deforme edilmesi durumunu ahlâki bir sorun olarak göremedikçe bilgi ya da haberi sunanlar dürüstlükten, ve delikanlılıktan yana hiç ahkâm kesmesinler. Bunların yüzlerce örneği var. Kimileri ekranlarda… kimileri Cumhurbaşkanlığı uçağına akredite olmuş medya mensupları arasında kimileri de youtube kanallarında. “Birkaç iyi adam” Hayır!.. Herhangi bir filmden bahsetmiyeceğim tabii. Henüz bu köşede yazılarıma başlamazdan önce… “bazı sevdiğim ve takip ettiğim gazetecileri de yazılarıma konu etmek zorunda kalacağım galiba” demiştim kendi-kendime. Ve hatta…
Yukarıdaki bu söz; Saidi Nursiye ait felsefi bi’ tespit ve kimi olay ve durumlar için doğruluğu yadsınamaz. Kimler bu sözü nasıl anlıyor ve anladığı biçimiyle nasıl kitleleri etkilemek için kullanıyor ve sözü ilk sarf’eden sahibinin murad ettiği neymiş Bu haftaki radyo programımda (Pazartesi akşamları 22:00 -24:00 arası) anlatmayı düşünüyorum. (bu kez de ben’deniz ön alayım:) )
TBMM’nin yeni yasama yılının açılışına katılmayan siyasi partilerden, açılış sonrası verilen resepsiyondaki fotoğraftan, showmen Trump’ın tüccar kafasından, Sumud filosundan ve tahliye edilmeyenlerden hiç bahs’edemeden bu yazının sonuna geldik. Ancak, unutmadıklarımızı unutturmamak adına ilerideki yazılarımızda mutlaka değiniriz. Esen kalın!
*
https://www.youtube.com/watch?v=S-1CQY9ljfQ







