Anasayfa / Sağlık / SAĞLIKLI NESiLLERiN SIRRI YETERLi VE DOĞRU BESLENME

SAĞLIKLI NESiLLERiN SIRRI YETERLi VE DOĞRU BESLENME

Hayatın en hızlı büyüme ve gelişme dönemlerinden biri olan çocuklukta doğru beslenme alışkanlıkları, yalnızca fiziksel büyümeyi değil, aynı zamanda sindirim sisteminin sağlıklı işleyişini de şekillendiriyor.

Günümüzde çocuklar genellikle fast food, hazır gıdalar, aşırı şekerli içecekler ve abur cuburla besleniyor. Bazı durumlarda ailelerin zamandan kazanmak istemesi de çocukları sağlıksız alışkanlıklara yöneltebiliyor. Beslenme hataları kısa vadede masum gibi görünse de, uzun vadede kalıcı sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Çocuklarda sağlıksız beslenme, sadece kilo alımına değil, aynı zamanda sindirim sistemi hastalıklarına, karın ağrılarından kabızlığa, reflüden bağırsak enfeksiyonlarına kadar bir dizi soruna da zemin hazırlıyor.

KABIZLIK SORUNU ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE BAŞLIYOR

Hemen her yaşta görülebilen ve önemli bir sorun olan dışkılama bozukluğuna, yaşaman ilk aylarında daha sık rastlanır. Anne karnında pasif olarak yani sadece anneden hazır aldığı besinlerle beslenen fetus (bebeğin doğumdan önceki hali) doğumdan sonra aktif beslenmeye geçer, besin maddelerini sindirir ve bağırsakları çalışarak dışkılamayı öğrenir. Bu yetenek çoğu zaman başarılı bir emzirme ve eğitim dönemi sonucunda kazanılır.

Prematürelerde uyum daha yavaş

Çocuk hekimlerine başvuran hastaların %10-25’inde kabızlık (konstipasyon) yakınması mevcuttur. Kabızlık, dışkılamanın zor ve seyrek yapılmasıdır. Enkoprezis ise dışkılamanın istemsiz olarak kaçırılmasıdır. Yenidoğan bebekler genellikle yaşamın ilk 1 ya da 2 günü içinde mekonyum adı verilen koyu renkli ve yapışkan bir dışkı çıkarırlar. Birinci haftadan sonra ise hemen her beslenme sonrası bebeğin dışkılaması normaldir. Bebek 16 haftalık olduğunda dışkı sayısı günde 2 defaya düşer. Çocuk 4 yaşına geldiğinde ortalama dışkılama günde 1-2 kez gerçekleşir. Prematüre adı verilen erken doğan bebeklerde sindirim (gastrointestinal) sisteminin hayata uyum sağlaması daha yavaş olabilir.

Dışkılama sorunları ilk 6 ayda başlıyor

Kabız çocukların %50’sinde dışkılama sorunları yaşamın ilk 6 ayı içinde başlar. Genetik yatkınlık, konstipasyon gelişiminde rol oynar; anne veya babada kabızlık bulunması durumunda çocukta da olma ihtimali artar. Ancak bu önlenebilir bir durumdur. Kabız bebek ve çocukların çoğunluğunda organik bir hastalık bulunamaz. Sorun beslenme bozukluğu veya eğitim yetersizliğinden kaynaklanabilir. Genellikle “fonksiyonel konstipasyon” olarak isimlendirilen dışkılama bozukluğu giderek kronikleşir ve kişinin yaşam konforunu ve sağlığını etkiler.

Lifli gıda tüketimi şart

Tüm bu hastalıkların yanı sıra, günlük hayatta en sık rastlanan kabızlık sebepleri, anne sütünün yetersiz verilmesi mama ve inek sütüyle beslenmeye erken geçiştir. Yenidoğanın 4-6 aylık oluncaya dek sadece anne sütüyle beslenmesi sayesinde bağırsaklar yaşama uyum sağlar ve normal hareket etme düzenine kalıcı bir şekilde
kavuşabilir. Ek besinlere ancak bu dönemin sonrasında belirli bir düzene göre başlanır. Kabız bebek ve çocukların pek çoğu yeterli beslense de bazıları lifli maddelerden (meyve ve sebze) fakir beslenirler. Bu durumda dışkı sertleşir ve bebek dışkılarken ağrı ve zorluk yaşar. Sonuçta çocuk daha sert, daha kalın ve nadiren kanlı dışkılamaya başlar. Bu kısır döngüden çıkamayan bebeğin iştahı etkilenir, huzursuzluğu artar.

EN ETKiLi TEDAVi ANNE SÜTÜ

Kabızlık tedavisi, ilgili uzman ve ailenin yoğun çabasıyla başarılı olabilir. Nedeni doğru olarak saptadıktan sonra bebek ve çocuğun beslenme yöntemi değerlendirilir. Bebeklerin beslenmesinde anne sütüne ağırlık verilirken yaşla birlikte lifli besinler (meyve ve sebzeler) öne çıkar. Bazı bebeklerde pirinç ve muz, bağırsak hareketlerini yavaşlatabilir. Basit önlemlerle iyileştirilemeyen hastalarda ilaç tedavisi gerekir. Bu amaçla, laksatif adı verilen, dışkıyı yumuşatan ve bağırsak hareketlerini aktifleştiren maddeler kullanılır. Doğal olarak tüm bu ilaçların çocuk gastroenteroloji uzmanının gözetiminde kullanılması gerekir. Hekim önerilerine göre yapılmayan laksatif tedavisi, istenmeyen yan etkilere yol açabilmektedir.

Anne ve babaların hatırlaması gereken en önemli nokta, kabızlığın kendilerinden çocuklarına geçen bir sorun olmadığıdır. Bilinçli bakım ve beslenmeyle konstipasyon düzeltilebilir. Aslında gerek önleme gerek ise tedavide sihirli tek bir ilaç vardır: Anne sütü. Çözüme kavuşturulmayan ve uzayan kabızlık, kişinin sağlık ve mutluluğunu yaşam boyu etkileyen sürekli bir probleme dönüşür.

Helicobacter pylori çocuklar için de risk taşıyor

Helicobacter pylori (H. pylori) insan midesinin iç yüzeyini enfekte edip orada sürekli iltihap (gastrit) oluşturan bir bakteri türüdür. Bu bakteri dünya çapında ülserlerin en sık sebebidir. H. pylori enfeksiyonu, mikrobu barındıran yiyecek ve içeceklerin ağız yoluyla alınması ve kişiden kişiye bulaş yöntemleriyle edinilir. Bu enfeksiyon, kalabalık ve altyapısı iyi olmayan toplumlarda daha sık görülür. H. pylori ile enfekte olmuş bireyler, mikroba yönelik uygun bir tedavi uygulanmadığı durumlarda genellikle yaşam boyu bu mikrobu taşırlar. H. pylori ile enfekte olmuş bireylerin önemli bir kısmında 12 parmak bağırsağı veya midede ülser meydana gelir. Ayrıca H. pylori enfeksiyonunun mide kanseri ve MALT lenfoma ismi verilen sindirim sistemi tümörüyle de ilişkisi bulunur.

Anneden bebeğe geçebiliyor

H. pylorinin kişiden kişiye fekal-oral yolla (dışkı ürünlerinin ağza alınmasıyla) veya oral-oral yolla (ağızdan ağıza) bulaştığı düşünülmektedir. Olası diğer çevresel faktörler, bu mikrobu barındıran su ve yiyeceklerdir. Kalabalık aile ortamı ve düşük sosyoekonomik durum, hastalık için risk oluşturur. Özellikle annede H.pylori enfeksiyonu bulunması durumunda bebek ve çocuklara geçme olasılığı artar. Bu mikroptan korunmak için ellerin iyi yıkanması ve yemeklerin uygun olarak hazırlanması için içme suyunun temiz ve güvenli kaynaklardan sağlanması önerilebilir.

HER BEBEKTE VE ÇOCUKTA GÖRÜLEBiLEN BiR SORUN: REFLÜ

Reflünün Sık Görülen Belirtileri
● Sık kusma
● Geğirme ve gaz
● Karın ağrısı
● Beslenmeyi reddetme
● Göğüste yanma hissi
● Yutkunurken besinlerin boğazda takılması
● Yemek saatlerinde huzursuzluk
● Hıçkırık
● Kansızlık ve demir eksikliği
● Gıcık şeklinde öksürük
● Kronik öksürük ve hırıltılı solunum
● Sık üst solunum yolu ve akciğer enfeksiyonu
● Tekrarlayan sinüzit
● Kronik kulak enfeksiyonları
● Sabahları boğaz ağrısı
● Ağızda kötü koku
● Büyüme geriliği

Gastroözofageal reflü (GÖR), mide içeriğinin yemek borusuna (özofagusa) geri kaçması sonucu gelişen bir sindirim sistemi hastalığıdır. Hemen hemen her bebek ve çocukta bir dereceye kadar reflü görülebilir ve genellikle yakınmalar 1-2 yaşlarına doğru kendiliğinden düzelir. Reflüye yol açan en önemli faktörler; bozulmuş yemek borusu ve mide hareketleri, artmış karın içi basıncı (şişmanlık), bozulmuş asit temizleme hareketleri, fiziksel aktivite, ilaçlar, hormonlar, çeşitli yağlı yiyecekler, sigara dumanı, mide fıtığı ve genetik faktörler olarak sayılabilir.

Bu belirtilere dikkat!
Ancak reflü aşağıdaki şikayetlere sebep oluyorsa gastroözofageal reflü hastalığı olarak adlandırılır ve tedavi gerektirir:

  • Tekrarlayan solunum problemleri (öksürük, hırıltı, bronşit, zatürre, kulak burun boğaz hastalıkları)
  • Kusma, kilo kaybı, iştahsızlık
  • Beslenme güçlüğü, karın ağrısı
  • Kansızlık (anemi)
  • Göğüste veya midede yanma
  • Ağız kokusu

Şişmanlık reflü riskini artırabilir
Gastroözofageal reflü genellikle mide ve yemek borusu arasında yer alan kapakçığı etkileyen bazı durumlarda ortaya çıkar. Bu kapakçık iyi çalışmadığında (sık ya da çok uzun süre gevşek kaldığında) mide içeriği ve asit yemek borusuna geri kaçabilir. Bu durum kusmaya, göğüste yanmaya, besinlerin soluk borusu yoluyla akciğerlere kaçmasına neden olabilir. Midenin boşalma hızı, mide ve bağırsakların yapısı, midebağırsak sisteminin hareket bozuklukları gibi diğer faktörler reflü hastalığının derecesini etkileyebilir. Bebeklerde bu kapakçık gevşek olabildiğinden reflü sık görülür. Bu kapakçık geliştikçe çocukların çoğunda 1-2 yaşına kadar reflü yakınmaları ortadan kalkabilir. Çocukların çoğunda eşlik eden başka bir sağlık sorunu olmasa da şişmanlık, yetersiz ve kötü beslenme gibi bazı durumlar reflü hastalığı gelişme riskini artırabilir.

Kaynak: Medicana Bülten

Etiketlendi:

Bir Yorum

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir